Normal Doğum
Normal
Doğum
Normal
doğum son adet tarihinizden sonraki 37-42 gebelik haftaları
arasında, rahim içi gelişimini tamamlamış bebeğin kendiliğinden
başlayan rahim kasılmalarıyla vajinal yolla canlı olarak
doğmasıdır.
Normal
doğum bebek başının doğum kanalına uygun şekilde girmesi ile
başlar. Bu süreçte doğum kanalının genişliği ve bebeğin
pozisyonu önem arz eder. Doğum kanalı kemik yapılar, kas ve eşlik
eden diğer yumuşak dokulardan oluşur. Özellikle pelvis kemikleri
doğum kanalının boyut ve şeklini belirler.
Pelvis
boşluğunun en dar kısmı yaklaşık 10-11 cm civarındadır. Bu
uzunluk pelvis boşluğunun enidir. Özelliği doğum kanalının en
dar kısmı olmasıdır. Bebeğin baş çapı bu kanala uyum
göstermek ister. Bebeğin başının çap olarak en az olduğu kısım
normal doğum sırasında doğum kanalına önde girer.
Normal
doğum sırasında bebeğin başı öne eğilerek doğum kanalına en
dar çapla girer. Normal doğum için en sağlıklı giriş şekli
budur. Bu çap yaklaşık 9-9,5 cm civarındadır. Başın ön arka
çapı ise 12 cm civarındadır. Başın enlemesine uzunluğu ise
9-9,5 cm kadardır. Bebeğin baş çapının en fazla olduğu nokta
çene ile başın arkasındaki kemik arasındaki kısımdır. Bu
kısımda çap 13,5 cm civarındadır. Bebeğin bu çapla doğum
kanalına girmesi geliş anomalisi kabul edilir.
Rahim
ağzının açılmaya başlaması ile rahim ağzında bulunan mukus
tıkacı dışarı atılır ve halk arasına buna “nişan
gelmesi”
denilir. Bu nişan gelmesi doğumun başladığını gösterir. Su
gelmesi veya kasılma olması da doğum işaretleri arasında yer
almaktadır. Nişan gelmesi, su gelmesi veya kasılma olması da
doğum işaretleri arasında yer almaktadır.
Doğum
ağrıları diğer ağrılardan farklıdır. Bu ağrıların en
önemli özelliği düzenli aralıklarla oluşudur.
Normal
doğum için rahim içi tek; canlı gebelik olması ve doğum
sancılarının normal süreçte ve kendiliğinden gerçekleşmesi
ayrıca düzenli aralıklarda olması gerekir.
Doğumun
başlangıcında, 30 dakika ara ile gelen ağrılar 10-15 saniye
sürer, giderek hem ağrılar arası süre kısalır hem de ağrının
şiddeti ve süresi artar. Doğumun sonlarına doğru 2-3 dakika
arayla gelir ve 60-70 saniye sürer. Gebe bir kadının ağrılarının
10 dakika aralıklar ile düzenli olarak başlaması, doğumun yakın
olduğunun ve hastaneye gidilmesi gerektiğinin ifadesidir.
Normal
doğum nasıl başlar?
Normal
doğumu başlatan mekanizmalar günümüzde dahi tam olarak
bilinmemektedir. Bununla birlikte normal doğumun başlama süreci
ile ilgili birçok görüş bulunmaktadır.
Oksitosin
hormonu normal doğumun başlamasında önemli rol alır. Bu hormon
beyinde bulunan hipofiz bezinden salgılanır. Oksitosin hormonu
rahimde bulunan oksitosin reseptörleri sayesinde normal doğumun
başlamasında önemli rol alır. Gebelik ilerledikçe rahimde
bulunan oksitosin reseptörlerinin sayısı artar. Rahim bu hormona
karşı daha duyarlı duruma gelir. Bu hormon reseptörlerinin sayısı
belli bir değerin üzerine çıkınca doğum olayı başlar.
Doğumun
başlaması ve rahimdeki kasılmalarda oksitosin dışında
progesteron hormonunun azalması ve bebek eşinin yaşlanması da rol
almaktadır. Normal
doğuma hazırlık için neler yapılır ?
Normal
doğum öncesi hazırlık gebenin hastaneye kabulü ve kayıt
işlemleri ile başlar. Genital bölge temizliği yapılır. Doğumun
gerçekleşmesine yardım amaçlı lavman ile barsak temizliği
uygulanır. Nabız ve tansiyon ölçümleri alınır. Bebeğin
pozisyonu, su kesesinin açık olup olmadığı ve vajinal açıklık
vajinal muayene ile değerlendirilir. Rahim ağzı açıklığının
tam olması 10 cm kadar açık olduğunu yani doğuma yaklaştığımızı
gösterir. Anne NST’ye bağlanarak bebek kalp atım hızı ve
rahimde olan kasılmalar kontrol edilir. Normal doğum öncesi bebek
kalp atım hızına bakılır. Normalde bebek kalp atım hızı
120-160 atım/dakika arasında değişir. Ancak doğum kasılmalarının
başlaması ile 100-110 atım/dakika seviyesine kadar inebilir. Ancak
bu durum kısa sürer. 15-20 saniye sonra normal seviyesine çıkar.
Kalp hızındaki bu düşüşler deselerasyon olarak ifade edilir.
Normal
doğumdan hemen önce gebenin idrar kesesi sonda takılarak
boşaltılır. Bebeğin başı çıkmadan önce doğumun kolay ve
güvenli yapılabilmesi için epizyotomi denen doğum kesisi
uygulanır. Epizyotomi kesisi ile doğum sırasında anüs ve
çevresindeki yırtılmalar önlenmiş olur. Epizyotomi kesisi birkaç
farklı şekilde yapılsa da en sık mediolateral doğum kesisi
kullanılır. Diğer doğum kesi çeşitleri iyileşme problemleri ve
komplikasyon oranları nedeni ile daha az uygulanır.
Normal
doğum evreleri nelerdir?
Normal
doğum hazırlık ve aktif dönem olmak üzere iki evreden oluşur.
Hazırlık dönemi sessiz evre ya da latent faz olarak ta bilinir.
Doğuma hazırlık evresi birkaç gün ya da hafta sürer. Hazırlık
evresinde düzensiz rahim kasılmaları oluşur. Böylece rahim ağzı
doğuma hazır hale gelir. Daha sonra ise doğumun gerçekleştiği
aktif evre başlar.
Aktif
evre 3 kısımdan oluşur. Birinci kısımda rahim ağzının
genişlemesi ve incelmesi vardır. Rahim ağzının genişlemesine
dilatsyon; incelmesine de efasman denir. Normal doğumun aktif
evresinin başında rahim ağzı saatte 1-1,5 cm arasında genişler.
İlk evre sonunda rahim ağzı genişlemesi 10 cm, incelme ise tam
olur. Rahim ağzının tam olarak açılması ilk doğumunu yapan
kadınlarda 12 -24 saat kadar, daha önce doğum yapmış kadınlarda
da 8-12 saat kadar sürer. Rahim ağzının tam olarak açılmasından
sonra rahim kasılmaları daha da sıklaşır ve annede ıkınma
hissi başlar. Bebek rahim kasılmaları ile itilerek doğum
gerçekleşir.
Aktif
evrenin ikinci kısmında doğum kanalına giren bebek dışarı
doğru itilir. Bu evre ilk doğumunu yapan bayanlarda 2-2,5 saat, iki
ya da daha fazla doğum yapan bayanlarda ise yarım saat civarı
sürer. Ancak bu süreler değişken olup her gebede aynı
olmayabilir. Bebeğin doğum kanalında ilerleme süresi geliş
şekli, ağırlığı, rahim kasılmalarının kuvvet ve sıklığı
ve uygulanan anestezi şekli ile yakından ilişkilidir. Aktif
evrenin bu bölümü bebeğin dışarı çıkması ile biter. Bu
kısım doğumda oldukça önemlidir. Bebeğin sağlık durumunu
etkileyebilecek doğum problemleri bu evrede izlenir.
Normal
doğumun aktif evresi son olarak bebek eşinin doğum kanalından
atılması ile sona erer. Bu bölüm aktif evrenin üçüncü kısmını
oluşturur. Bebeğin doğumundan sonra da rahim kasılmaları devam
eder. Bu ağrılar bebeğin sonunun, eşinin (plasenta) çıkmasını
sağlar. Bu devre yaklaşık olarak 10-30 dakika sürer.
Loğusalığın
ilk günlerinde de rahim kasılmaları azalarak devam eder. Bu
kasılmaların amacı, doğumdan sonra damarların ağzının
büzülerek kanamanın azaltılması, loğusalık akıntısının
(loşi) dışarı atılması ve rahmin küçülmesini sağlamaktır.
Doğum
süresinin beklenenden uzun olmaması, bebeğin başının önde
olması ve vajinal yoldan kanama miktarının 0,5 litre altında
olması normal doğumda aranan özelliklerdir. Ayrıca anne ve bebeği
hayati tehlikeye sokacak bir durum olmamalıdır.
Normal
doğumda bebek nasıl ilerler?
Bebeğin
normal doğum sırasında doğum kanalında ilerlemesi bir dizi
farklı hareketler ile olur. Bebeğin başı ve doğum kanalının en
dar yeri bu hareketlerin normal süreçte ilerlemesinde oldukça
önemli rol alır. Hamileliğin son haftalarına doğru bebeğin
başının en kısa çapı doğum kanalı girimine oturur. Bu olaya
angajman denir.
Normal
doğum sürecinde bebek başının doğum kanalına girmesi ile
birlikte birbirini takip eden baş hareketleri meydana gelir. Bu
hareketlerin normal şeklinde devam etmesi doğumun sorunsuz
gerçekleşmesini sağlar. Bu hareketler kadın hastalıkları ve
doğum uzmanı tarafından yapılan jinekolojik muayenede
değerlendirilir.
Normal
doğumda bebek başının doğum kanalına yerleşmesinden sonra iniş
başlar. Aynı zamanda rahim ağzında genişleme ve incelme devam
eder. Eğer ilk doğum olacak ise iniş saatte 1 cm olur. Daha önce
doğum yapmış bayanlarda ise saatte 1,5-2 cm hızla iniş
gerçekleşir. Rahimdeki kasılmalar sayesinde doğum kanalında
ilerleme sağlanır. Normal doğum sürecinde iniş sırasında
bebeğin başı öne doğru eğilir. Bu şekilde doğum kanalında
ilerler.
Bebek
doğum kanalında ilerlerken pelvik boşluk denen kısımda kritik
bir nokta bulunur. Burada bebeğin başının en kısa çapı
boşluğun en dar kısmına uyacak şekilde oturur. Normal doğumda
bu bölüm oldukça önemlidir. Bu olay sırasında baş içe doğru
döner. Bu hareket başın yana doğru çevrilmesi şeklindedir. Daha
sonra başın arkasındaki bıngıldak denen kısım gebenin öndeki
kemik birleşim yerinin altına doğru iner. Bıngıldağın ön
değil de arkaya dönük olması geliş anomalisidir.
Normal
doğumda başın arka kısmının gebenin öndeki kemik birleşim
yerine oturması rahim kasılmaları sırasında buradan destek
almasını sağlar. Arkadan destek alan baş kasılmalar ile geriye
doğru eğilerek doğum kanalından çıkar. Bu olay olurken bebeğin
yüzü yere bakar. Başın çıkması beraberinde bebek gövdesinin
doğum kanalında ilerlemesine neden olur. Doğum kanalına inen
gövde başın çıkması ile birlikte yan döner.
Normal
doğum sırasında bebeğin başının dışarı çıkması ile
sırasıyla omuzlar ve gövde de dışarı çıkar. Normal doğumdaki
bu kısım atılma evresi olarak ifade edilir. Üst omuz doğum
kanalından çıkarken baş aşağı doğru, alt omuz çıkarken ise
baş yukarı doğru hareket ettirilir. Normal doğumda omuzların
çıkması daha kritiktir. Gövde ve ayaklar daha sonra rahat olarak
çıkar. Bebeğin doğması ile birlikte bebek eşi yaklaşık yarım
saat içinde atılarak çıkar.
Normal
doğumun en doğal ve fizyolojik yol olduğu unutulmamalıdır.
Eskiden anne ve bebek için hayati tehlike olduğunda sezeryan
yapılırdı. Artık doğum ve ağrı korkusu ile tamamen sağlıklı
anneler sezeryan ile doğum düşünüyorlar. Ancak normal doğumun
hem anne hem de bebek için sezeryanle doğuma göre üstünlükleri
vardır.
- Vajinal doğum sonrasında anne birkaç saat içinde normal aktivitelerini yapabilmekte, çok kısa sürede bebeğini emzirmeye başlayabilmekte, gebelik öncesi yaşantısına dönmesi daha çabuk olmaktadır.
- Normal doğum sonrası vücudun (özellikle karın) eski şekline dönmesi sezeryene oranla daha iyi ve çabuktur.
- Anne için hem doğum yapar yapmaz bebeğini kucaklayabilmek ve emzirebilmek hem de bebeğin doğumuna aktif olarak katkıda bulunmuş olmak büyük bir mutluluktur. Bebeğiyle doğar doğmaz o özel bağı kurabilmek, şüphesiz yaşamın en keyifli anı olacaktır.
- Normal doğum sırasında bebek kemik kanaldan geçip (annenin pelvis kemikleri ) vajinal doğarken, göğüs kafesine oluşan baskı bebeğin akciğerlerindeki sıvının çok büyük kısmının boşalmasına ve nefesini daha rahat almasına neden olur. Sezeryende bu durum söz konusu olmadığından, sezeryenle doğan bebeklerde “ yeni doğanın geçici takipnesi” ve “ıslak akciğer” adı verilen solunum sıkıntıları vajinal doğumla doğan bebeklere oranla 5 kat daha sık görülür. Bu tür solunum sistemi problemlerini, normal zamanından önce, isteğe bağlı sezeryen ile doğurtulan bebeklerde daha sık görmekteyiz. Özellikle bu nedenle, isteğe bağlı “elektif” sezeryenlerin 39. haftadan önce yapılmaması çok önemlidir.